Hem ülkemizde, hem de dünyamızda karanlık günler yaşadığımız bu dönemde; hayat nasıl geçecek, bizi, çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekliyor diye düşünmeden yapamıyor insan… Bu konudaki tahminlerime girersem çoook uzun ve karamsar bir yazı çıkar diye çekiniyorum.Daha çok; aklımdan geçenler kelimelere dökülür, belge halini alırsa kalbimde taşımaya çalıştığım, güzel günler geleceğine dair umudu kaybederim diye korkuyorum. E, insanım, korkuyorum. Umut en sevdiğim soyut algı. Kaybetmek istemem…
Tam bunları düşünürken posta kutuma bir basın bülteni düştü. İşim gereği pek çok kurumdan haberler ulaşıyor bana. Ben de meraklıyım ya, hepsine bir göz atıyorum illa. 18 – 24 Mart haftası Ulusal Yaşlılar Haftası imiş. Bu özel gün ve haftaların çoğu zaman işgüzar kafalardan ve pazarlamacı beyinlerden çıkması bir tarafa, günü kutlanan kişilere kısa da olsa bir mutluluk kattığı, “hatırlanmak ne güzel” dedirttiği doğrudur. Bülteni gelecek günler kaygılarımın arasında okurken umutlanacak bir şey daha buldum… Herkes “yaş” alıyor evet, ama kimi yaşlanıyor, kimi güç kaybediyor, kimi vaz geçiyor, bazıları ise “yaş”a meydan okuyor! İşte tam bu noktada ruh hali-spor-sağlıklı beslenme üçlüsünün yanında destekleyici güç olarak teknoloji giriyor devreye! Karşımıza “Tekno-Yaşlılar” çıkıyor! Anlatacağım.
Acıbadem International Hastanesi’nin dediğine göre; yapılan araştırmalar, dünya genelinde 60 yaş üzeri nüfusun 2025 yılında 1,2 milyara, 2050 yılında da 2 milyara ulaşacağına işaret ediyor. Yaşlanan nüfusun yaygınlaştığı bir dünyada insanların sağlıklı ve bağımsız bir hayatı sürdürebilmesi her zamankinden fazla önem taşırken, buna karşın özellikle ülkemizde yaşlılıkta içe kapanma, sosyal hayattan uzaklaşma, yalnızlaşma, yaşlanmadan kaynaklanan fiziksel ve nörolojik fonksiyonlardaki azalmanın sonucunda daha önce yapabildiklerini yapmakta zorlanma ve bunun sonucunda özgüven kaybının arttığı görülüyor. Oysa teknolojideki hızlı gelişmeye uzak kalmayan yaşlılarda kendilerine duydukları güvenin arttığı gözlemleniyor. Refahları ve bağımsızlıkları artıyor. Sosyal medya üzerinden sosyalleşebiliyor ve yalnız olmadıklarını düşünüyorlar.
En “Tekno-Yaşlı” arkadaşım babamın 79 yaşındaki çocukluk dostu Yıldırım Amca. 2 kere kalp ameliyatı geçirdi, ölümlerden döndü. Facebook’da paylaştıklarına inanamazsınız. 78 yaşındaki Büyük Yengem benimle e-mail üzerinden irtibat kuruyor. Orta okuldan sıra arkadaşımın annesi, bana Facebook’dan resimli, videolu doğum günü tebrikleri atıyor. Canım Anneciğim, bazı köşe yazarlarının yazılarını kaçırmamak ve artık tweet atmak istediğini söylediği için kendisine bu sene doğum günü hediyesi olarak son model bir tablet aldık. Şimdi onun eğitimi aşamasındayız.
Kıssadan hisse; bizler şanslıyız, teknoloji ile birlikte geliştik, büyüdük. Ancak büyüklerimiz halen ürkek bu “canavara” karşı. Onlara sevdirelim bu iyi huylu canavarı 🙂 Dost olsunlar. Çevremizdeki tüm “yaş” almışlara yardımcı olalım. Üşenmeyelim! Gösterelim, anlatalım, eğitelim. Onlar da biz de iyi hissedeceğiz. #demedidemeyin sonra 🙂